Nerede o eski günler?
Nerede o eski günler diye bir giriş yapacağım tabii ki. Çünkü nerede o eski günler? Çocukluğumuz, oyunlarımız, salça ekmeklerimiz, çizgi filmlerimiz, arkadaşlarımız ve akraba ilişkilerimiz. Şimdi hepsi eski günlerden birer anı olarak kaldı. Sahi ya nerede o eski günler?
Şanslı çocuklarmışız bunu bilir bunu söylerim. İyi ki yokmuş çocukluğumuzda cep telefonları. Daha güzeli vardı aslında, tetris. Şarjı bitmezdi, pili biterdi tetrisimizin. Yani bilirdik pili bitince pil alana kadar vedalaşmayı. Şimdi nerede öyle beklemeler, hepimiz sabırsız olduk çıktık. Attığımız fotoğraf internete biraz geç yüklense cinnet geçirecek gibi olup, ofluyor pufluyoruz. Ne zaman bu hale geldik işte onu bilmiyorum.
Sokaklar bizimdi mesela, korkusuzca gecelere kadar oyun oynar, sabah uyanır hızlıca kahvaltı yapılır bir daha o sokağa çıkılırdı. Sahip çıkmamız lazımdı, bizimdi o sokak, bizim mutluluk alanımızdı. Şimdi nerede o eski günler, hava kararır da çocuk eve gelmezse, annenin yüreği yanar, korku salar, telaştan kimi, nereyi arayacağını bilmez, hemen aklına kötü şeyler gelir. Eskiden kötü insanlar yokmuydu sanki, vardı olmaz mı. Kötüler her zaman her yerde vardır ama bu kadar çok yoktu belki. Tabii bir de komşuluk vardı. Herkes herkesin çocuğunu kollar, sahip çıkardı. Şimdi nerede o eski günler, biri yanından alsa kaçırsa komşunun çocuğunu, seninkisine zeval gelmesin diye susarsın. Susar olduk işte hatta bencil.
Gördüklerimizi bile bilmez olduk. Bu kim, kimin evi, kimin çocuğu, kimin kedisi, kimin annesi, kimin arabası, kimin dayısı bilmiyoruz. Ha bilmek de istemiyoruz. Herkes kendine bir dünya kurmuş ve bunun dışına çıkmak istemiyor. Belki korkuyoruz, belki güvenmiyoruz, belki hoşlanmıyoruz ama en çok özlüyoruz. Hem de ne özlüyoruz...
Miras kalsın çocuklarımıza eski anılarımız. İstesek de eskisi gibi olmayacak, olduramayacağımız birçok şey var artık. Bir yazı okuyup, değişecek de değiliz zaten. Sen istesen o ister mi bakalım. Bir zamanlar dünyanın en güzel nimetlerinden yararlanabildiğim için ben çok mutluyum. Bu konuya en çok yakışacak bilindik bir cümle ile yazımı sonlandırmak istiyorum. ''Bitti diye üzülme, yaşandı diye sevin.''
Şanslı çocuklarmışız bunu bilir bunu söylerim. İyi ki yokmuş çocukluğumuzda cep telefonları. Daha güzeli vardı aslında, tetris. Şarjı bitmezdi, pili biterdi tetrisimizin. Yani bilirdik pili bitince pil alana kadar vedalaşmayı. Şimdi nerede öyle beklemeler, hepimiz sabırsız olduk çıktık. Attığımız fotoğraf internete biraz geç yüklense cinnet geçirecek gibi olup, ofluyor pufluyoruz. Ne zaman bu hale geldik işte onu bilmiyorum.
Sokaklar bizimdi mesela, korkusuzca gecelere kadar oyun oynar, sabah uyanır hızlıca kahvaltı yapılır bir daha o sokağa çıkılırdı. Sahip çıkmamız lazımdı, bizimdi o sokak, bizim mutluluk alanımızdı. Şimdi nerede o eski günler, hava kararır da çocuk eve gelmezse, annenin yüreği yanar, korku salar, telaştan kimi, nereyi arayacağını bilmez, hemen aklına kötü şeyler gelir. Eskiden kötü insanlar yokmuydu sanki, vardı olmaz mı. Kötüler her zaman her yerde vardır ama bu kadar çok yoktu belki. Tabii bir de komşuluk vardı. Herkes herkesin çocuğunu kollar, sahip çıkardı. Şimdi nerede o eski günler, biri yanından alsa kaçırsa komşunun çocuğunu, seninkisine zeval gelmesin diye susarsın. Susar olduk işte hatta bencil.
Gördüklerimizi bile bilmez olduk. Bu kim, kimin evi, kimin çocuğu, kimin kedisi, kimin annesi, kimin arabası, kimin dayısı bilmiyoruz. Ha bilmek de istemiyoruz. Herkes kendine bir dünya kurmuş ve bunun dışına çıkmak istemiyor. Belki korkuyoruz, belki güvenmiyoruz, belki hoşlanmıyoruz ama en çok özlüyoruz. Hem de ne özlüyoruz...
Miras kalsın çocuklarımıza eski anılarımız. İstesek de eskisi gibi olmayacak, olduramayacağımız birçok şey var artık. Bir yazı okuyup, değişecek de değiliz zaten. Sen istesen o ister mi bakalım. Bir zamanlar dünyanın en güzel nimetlerinden yararlanabildiğim için ben çok mutluyum. Bu konuya en çok yakışacak bilindik bir cümle ile yazımı sonlandırmak istiyorum. ''Bitti diye üzülme, yaşandı diye sevin.''
Bende hep derim biz şanslıydık salçalı ekmekle doyardık şimdikilerin derdi hiç bitmiyor ☺️
YanıtlaSilKötülüğe göz yumma var, sessiz kalma..
YanıtlaSilBen çocukların artık parkta rahat rahat oynayamayışına sebzeyi meyveyi dalında dokunup tadamayışına da üzülüyorum.
Cok sansli bir nesildik ...
YanıtlaSilGerçekten hem şanslı hem de eğlenceli bir çocukluk geçirdim . Oğlumu da olabildiğince sosyalleşmesini sağlıyorum. Ama tabii ki hiç bir şeyin eskisi gibi olması mümkün değil . İyi ki yaşadık diyelim o zaman 💕
YanıtlaSilBununla ilgli kisa zamanda bende yazi yazdim.Malesef cocuklarimizin cocukluklarini bizler ellerinden aldk :( cok güzl yazmissin
YanıtlaSilBizler şanslı bir nesildik hey gidi günler
YanıtlaSilÇocukluğu 80'ler ve 90'larda geçen biriyim ve kesinlikle bizim çocukluğumuz çok güzeldi şimdiki çocuklara üzülüyorum.
YanıtlaSilCok sansliydik cok sanssiz yeni nesil üzülüyorum yavrularima:((
YanıtlaSilbütün söylediklerinize katılıyorum, sokaklarda az koşturmadım ben de. zorla annem eve çağırırdı yemek yemeğe bile gitmezdik. şimdi anneler çocuklarını okuldan yalnız gelip gitmesine bile çekiniyor. bizim zamanımızda tek tük anneler gelip alırdı çocukalrını. gelmeyecek o günler maalesef
YanıtlaSilBen de cok oynamadim sokakta,ama oglum oynasin isterdim.ve sabri ogrense yeniler..biz de hatirlasak..
YanıtlaSilBende harika bir ortamda çok güzel bir çocukluk geçirdim.Ne yazık ki kendi çocuklarım için aynı şey geçerli değil ;)
YanıtlaSilBiz çocukken her şey daha temiz ve saftı. Şimdi bakıyorum da insanlar birbirine tahammül edemiyor. Biz sokakta akşama kadar rahatlıkla oynardık. Komşular bize sahip çıkardı. Şimdi maalesef komşularımızı bile tanımıyoruz.
YanıtlaSilNerede o eski günler...
www.makyajvemoda.com
en çok sokaklarda deliler gibi korkmadan oynadığımız günleri özlüyorum
YanıtlaSilŞimdiki çocuklar oyun bile oynamıyor :(
YanıtlaSilÇok güzel bir yayın olmuş öncelikle kalemine sağlık cano <3
YanıtlaSilKesinlikle yaşadım diye sevinenlerdenim.
Şöyle düşünüyorum, eksi komşuluklar şuan kendini dijital komşuluğa bırakmış durumda :)